28 Ocak 2014 Salı

Ve yine o gün geldi…

Sekiz sene oldu sen gideli ama daha dün gibi taze her şey… Çok şey var söylenecek ama hepsi düğüm düğüm ediyor boğazımı konuşturmuyor, kalbimde birikiyor ve bir damla seli ile boşalıyor gözlerimden… Sen gidince gözyaşının nasıl bir tadı olduğunu anladım… 

Sensiz koskoca sekiz sene…

Ne hissettin o an, çok acı çektin mi, ne düşündün, ne yaşadın? Bunları düşündükçe ve aklıma cevapları geldikçe çıldıracak gibi oluyorum. O kaza olduğunda ne kadar acı çektin? Aslında ne kadar acı çektiğini tahmin edebiliyorum, bilirsin benim başıma ne gelse sen de aynı acıyı hissederdin, sekiz sene oldu ve her gün daha dayanılmaz oldu bu acı. Böyle bir şey mi yaşadın sen de? Sen gittikten sonra gülmeyi unuttum mesela, yıllarca gülemedim acı bu muydu? Yada günlerce gözyaşları içinde uyuyup, uykularımda sürekli kaza anını görüp ağlaya ağlaya uyanmam mı? Böyle miydi senin çektiğin acı? Kim bilir nasıl canın yandı, belki ağlamak istedin o an ama yapamadın… Bağırmak istedin ama sesin çıkmıyordu… Ne sen kendindeydin ne vücudun, sen çoktan gitmiştin… 

Şu an acı çekiyor musun bilmiyorum ama ben çok acı çekiyorum abi… Yokluğun o sekiz senenin kocaman boşluğu o kadar canımı yakıyor ki… Zamanla kapanır dedim, her yara zamanla kapanır ama olmadı kapanmadı, öğrendim artık zamanın kapatamayacağı yaralar da varmış…

İnsan en sevdiğini kaybedince kimsesiz kalıyormuş… Sen gittiğinden beri hiçbir şey aynı kalmadı, yemeklerin tadı bozuldu, aldığım nefesler kötüleşti, kalbim bozuldu, ruhum karanlığa gömüldü, renkler bile soldu… Renkleri çok severdin sen ama griyi sevmezdin hep “ölümü hatırlatır bana” derdin, biliyor musun abi şimdi her taraf gri… Tek gördüğüm renk gri… 

Şimdi çıkıp gelebilsen, yıllarımızı telafi edebilsek, renkler yine eskisi gibi olsa ve ben yine seninle gülsem… Ama imkansız artık biliyorum, bazen rüyalarıma geliyorsun ya çok mutlu oluyorum o zamanlar… Mutlu uyanıyorum fakat ardından sensiz bir güne daha uyandığımı fark edince gözlerim doluyor, tutamıyorum abi ne yapayım dökülüyor gözlerimden damlalar, hıçkırıklara boğuluyorum… 

Kışın ayazında kalmış gibi hissediyorum kendimi, çırılçıplak donmak üzere olan bir çocuk gibi seni bekliyorum gelir ve beni ısıtırsın diye ama yoksun gelmiyorsun, gelemiyorsun… 

Kaç mevsim geçirdim sensiz, unuttum. Suyun tadını unuttum. Renkleri unuttum. Gülmeyi unuttum. Her şeyi unuttum da bir tek bu acıyı unutmadım, her şeye bir çare buldum da bir tek bu acıya çare buladım… 

Hayat etrafımda akıp gidiyor abi, senden sonra seni sevdiğim kadar sevdiğim bir insanla tanıştım abi. Biliyor musun seni hiç tanımadan seni o kadar çok seviyor ki, tıpkı senin gibi saçımın teline zarar gelmesin diye dört dönüyor etrafımda, tıpkı senin gibi seviyor beni, gülmem için uğraşıyor hep ve bunu başarıyor da. Bilirim kimse senin yerini tutamaz ama inan bana abi senin kadar çok seviyor beni…

En çok ne koyuyor biliyor musun abi, sokakta yürürken veya bir yere gittiğimde veya arkadaş  ortamında bir arada gördüğüm abi kardeşleri o kadar kıskanıyorum ki, onları gördükçe gözlerime yaşlar hucum ediyor, gözlerim doluyor tutamıyorum kendimi kimse görmesin diye hızlıca siliyorum gözlerimi, kafamı yerden kalmıyorum ki kimse fark etmesin diye… Bazen insanları sana benzetiyorum biliyor musun? Aslında en kötüsü de o oluyor, koşup sarılasım geliyor ama sonra fark ediyorum ki o sen değilsin hiç tanımadığım başka bir yüz… Derin keder yağmuru sarıyor etrafımı, dağıtamıyorum kara bulutları… Sen gidince öğrendim ben ağlamayı, ağlamak acıyı hafifletir derler, yalan! Yıllardır ağlıyorum hem de hıçkıra hıçkıra ağlıyorum bir gün olsun dinmedi acım, bir gün olsun hafiflemedi yüreğim… Yüreğim… Yüreğim, paramparça oldu sen gittikten sonra, her biri senin anılarınla battı içerime… O kadar doluyum ki seninle, bir ömür nasıl geçer hasretinle bilmiyorum…  

Hiç özlemedin mi kardeşini? Gelip sarılmak istemedin mi? Ben çok özledim seni, en çok kokunu özledim ha bir de sarılınca huzur bulduğum o kolları… 

Cansız bedenine sarıldığım gün bile sıcaklığını hissetmiştim, o gün zorla ayırmışlardı beni senden, oysa ki ben seninle daha vedalaşamamıştım… Sevememiştim yüzünü, saçlarına dokunmamıştım… Cidden nasıl vedalaşabilirdim ki seninle? Bıraksalar yanında günlerce dururdum… Vedalaşamazdım seninle, vedalaşamadım da zaten… Son kez gördüğüm yüzün, tebessümlü yüzün… Sanki “ben mutluyum, benim için üzülme” der gibiydi ama nasıl mümkün olabilir bu abi? Sen bensiz mutlu olmazsın ki, kardeşin mutsuzken sen mutlu olabilir misin? Aslında sen mutlu ol abi, ben yeterince üzülüyorum, yeterince acı çekiyorum sen acı çekme abi sen mutlu ol… 

Kaç mevsim daha geçecek kavuşmamız için bilmiyorum, artık senin yanında olmak istiyorum, sana tekrar sarılmak istiyorum, yanında güvende olmak istiyorum… 

Çok bir şey istemiyorum be abi, sadece bir sefer, sadece bir sefercik görmek istiyorum seni… 

Çok özledim abi, çok özlüyorum abim… 
Acın, yüreğimi paramparça ediyor ne olur artık gel, ne olur son bir kez daha sarılayım sana…. 

Keşke hiç gitmeseydin, keşke hep yanımda kalabilseydin… Bilirim benim üzülmemi istemezsin ama kader böyle, birimiz üzülecek birimiz mutlu olacak ve üzülme payı bana düştü… Üzülmek sorun değil, o özlemek yok mu, sarılamamak yok mu işte en çok onlar koyuyor abi… 

Yine de sen mutlu ol, yokluğunun sekizinci senesinde huzur içinde yat abim… 

kotpilot.

19 Ocak 2014 Pazar

Bir Boşluk Olur Önce

Bir boşluk olur önce
Kötüye gider her şey
Nefes alamazsın, 
Büyür o boşluk sonra içinde 
Büyür ve sen küçücük kalırsın
Sonra,
Sonra ufacık bir ışık zerresine bağlarsın tüm umudunu
Tek bir umuda bağlarsın yaşamını 
O ışık zerresini büyütüp 
Karanlığını alt etmesi için var gücünle çalışırsın 
O ışık büyür
O karanlık küçülür
Yeniden doğarsın,
Tam da kaybetmişken her şeyi 
Yeniden başlarsın yaşamaya
Tek bir umudu olur insanın
Tek bir ışığı olur, 
Tüm ışıklardan daha parlak ve daha aydınlık
Bir boşluğun içindeyken tutunduğun bu hayalle 
Yaşarsın tüm ömrünü, 
Aslında o hayal bir surettir 
Aşktır seni yaşatan 
Ve 
Aşktır seni öldüren 
Bir kere şarabın tadına baktın mı 
Dönüşü yoktur var olma savaşının

kotpilot.