4 Aralık 2014 Perşembe

Kırık Kalpler

"Severek unutmak olur iş mi ?
Bilerek uçuruma önden atlanır mı ki ?
Kaybettiğinin yerine ne koysan dolmaz..
Boş bırakacağım yerini hep bomboş..”

Ne güzel söylemiş Yalın… “Kaybettiğinin yerine ne koysan dolmaz”  hiçbir şey dolduramaz ki, onunla yaşadığın anıları bir başkasıyla yaşayamazsın ki, bir başkası onun dokunduğu gibi dokunamaz ki… Kimse onun gibi olamaz ki… O tıpkı annen gibi biri, kimse onun gibi sevemez seni, kimse onun kadar titreyemez üstüne, kimse onun dokunduğu gibi dokunamaz, kimse onun baktığı gibi sevgi dolu bakamaz, kimse onun gibi yollarını gözlemez… Bu yüzden kimse o olamaz ki…

Severek ayrılık mı olurmuş hiç? Buna bile bile lades denir… Biz öyle yaptık, bile bile lades dedik… “Benden vazgeç” diyorsun, deli misin be kadın! Senden vazgeçemem ki ben… Her fotoğraftan mutluluk taşıyor, her yer senin anınla dolu, her şeyimde sen varsın, gözlerim her yerde seni ararken nasıl vazgeçebilirim senden kadın?!

Ben hiç aşık olmayacağımı sanmıştım, bunu yaşayamayacağımı hep suni yakınlaşmalar yaşayacağımı düşünmüştüm ama öyle olmadı aşık oldum… Ben sana aşık oldum… Hayatımda ilk defa aşık oldum. Bir erkek için bir kerelik bir hak olan aşk hakkımı ben sende kullandım… Söylesene kadın aşık olan adam unutur mu? Unutmak ister mi? Unutamaz kadın, unutamaz… Unutamaz kadınını… Unutamaz ona hayatta en iyi gelen şeyi unutamaz… Onun rakısı olan kadını unutamaz…

Sen daha önce çok yıpranmıştın, tüketmişlerdi seni ben bunu fark edemedim, kendi aşk sarhoşluğuma dalıp senin yaralarını unuttum, sarmana yardımcı olamadım, evet her adımında yanında oldum ama saramadım… Hep sonradan fark ettim, bir sürü şeyi hep sonradan fark ettim… Beni bilirsin işte, ben hep geç kalırım… Ben fark ettiğimde sen can kaybından ölmek üzereydin, elimden geldiğince beceriksiz ellerimle toparlamaya çalıştım dikmeye çalıştım, ben iğneyi batırdıkça daha çok kanadın, sarmak istedim bu seferde yaraların açık kalıyor diye canın yanmaya başladı, bunu da beceremedim en sonunda gözünden düşen damlayı parmağımın ucuyla alıp, dilime bıraktım belki acını anlarım diye olmadı… En sonunda gözlerine bakmak geldi aklıma, sakince ve usulca gözlerine baktım işte o zaman gördüm söylemek istediklerini… “Geç kaldın” “geç kaldın ben ölmek üzeriyim” demiştin ve ölümünü görmemen için benden var gücünle uzaklaşmıştın işte ben o zaman neden gittiğini anlamıştım… Neden bile bile lades dediğimizi anlamıştım… Neden severken ayrı evlere girdiğimizi ve neden ayrı yataklarda yattığımızı anlamıştım…

Sen dönmeden uyumadım ben, sana sarılmadan uyuyamadım ben… Açıkçası sensiz bir PİÇ gibi kaldım ortada ben. Ne yöne gideceğimi bilemedim, yolumu şaşırdım. Hiçbir şey yokluğunu doldurmadı, yokluğunu unutmak için kalabalıklaştm, insanlarla doldum taştım ama onlar bile yokluğunu unutturamadı, hiçbir şey doldurmadı orayı, hiçbir şey unutturmadı. Ben, senine var olmuştum şimdi ben sensiz yokum. Senin varlığındı benim yolumu aydınlatan. Sendin bana yol gösteren.

Ben seni kaybettim ama anılarımız hala bende güvende, fotoğraflarımız hala bende, tek bir resmimizi bile atmadım. Sana yazdığım onlarca mektup, bana yazdığın onlarca mektup hepsi kutusunda… Bugün hepsini okudum biliyor musun? Evet, evet, evet hepsini okudum, yanlış anlamadın. Oturdum baştan sonra sana yazdıklarımı bana yazdıklarını, ufak notları, kağıt paçasına yazılmış notları, peçeteye yazılmış notları hepsini okudum. Ne kadar da mutluymuşuz, huzurlu… Şimdi sen benden seni yani bunları unutmamı istiyorsun? Mümkün mü bu kadın?!

O mektuplar, o resimler, o notlar hepsi hepsi mutluluğumuzun tablosu. Ne o mutlulukların yerine başka mutluluk koyarım ne de onları unuturum… Oraya sadece seninle olmasını istediğim mutlulukları koyarım.

O mektuplar, o resimler yalan söylemez o anılar yalan söylemez. O anıların bize fısıldadığı bir şey var: Biz birlikte güzeliz, sen ve ben olarak değil.

Benim bütün sevinçlerim sensin kadın…

kotpilot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder