14 Ağustos 2014 Perşembe

Bir varmış bir yokmuş hayatlar…

Bir varmış bir yokmuş ile başlar tüm masallar. İçlerinde birçok olay olur, hayran olduğunuz kahramanlar olur, bir sürü iniş çıkışları olur ve genelde sonlar hep güzel olur. Genelde… Bizim masalımız güzel bir son ile bitmedi. Güzel olsun kötü olsun masalın bitmesini hiç istemedim çünkü hiçbir zaman sonu kabul edemedim ben… “Son” hep korkuttu beni… 

Bir masaldı bizimki de ve her ne kadar istemesem de bir sona bağlandı, mutsuz bir sona… Öyle yada böyle güzel bir masaldı, birçok iyi ki’min olduğu bir masal… Ben masal kahramanıma aşık oldum, onun yaptığı her şey benim gözümde yağmurdan sonra ortaya çıkan gök kuşağı gibi muazzamdı. Bakışları ruhumu delip geçer, elimi tuttuğunda içimi büyük bir güven duygusu doldururdu… Ama sonra tüm mutlulukları çeken bir ejderha geldi ve biz o ejderhayla çok savaştık, kahramanım hiç pes etmedi ne zaman düşmeye kalksam elimden tuttu, o ne zaman düşecek olsa ben elinden tuttum ama sonunda açılan yaralar ve kaybettiğimiz kanlar yüzünden yenik düştük ve masal sona erdi… 

Demiştim ya her masal mutlu sonla bitmiyor diye, öyle oldu… Benim hayatımda hep öyle oldu. Ben kaybetmeye sekiz sene önce başladım ve durmadan kaybettim. Çöktüm, karanlıklara gömüldüm, sislerin ardına saklandım. Bir ağacın dibinde ölmek üzereyken buldu beni kahramanım, elini uzattı yüzündeki sımsıcak gülümsemesiyle. Kaldırdı yerden ve yaralarımı tamir etti, çıkardı beni sislerin içinden, karanlığın yakamı bırakmayan o ellerinden kurtardı beni… 

Sekiz sene önce ben abimi kaybettim tüm yaşama sevincim, tüm hayallerim, ruhum çökmüş bir enkazın altına kalmış gibiydi aklım bedenimi zehirledi… Her şeyimdi abim, hayatın tüm anlamıydı o. Ama gidince bitti her şey. Tamam dedim artık bitti. İçi boş bir insan olarak gezdim sokaklarda, onu görene kadar. Kahramanım bana elini uzatana kadar… 

Hayatımda hiçbir zaman ben böyle hissetmedim, kalbim tekrar çarpmaya başladı, ruhum dirildi, parmak uçlarımda bir sızı vardı. 

Yaşıyorum! 

Bir Ezgi duydum ben, bir Ezgi gördüm beni hayata bağlayan, kahramanım olan ve aşkım olan… O gün hayatım değişti benim ama beynim beni zerhirlemeye devam etti.

Hayatım boyunca benim kalbimi deliler gibi çarptıran tek kadın o oldu. Aşık olduğum tek kadın o oldu. 
Her şeyi özel kılan o oldu.
Abimden sonra beni yaşatan o oldu. 

Şimdi o gitti, gitmesi gerekti. Böylesinin daha iyi olacağını düşündü, zarar vermek istemedi, ne olursa olsun kahramanım olarak kalabilmek için böylece gitmesi gerekti ve gitti… 

Sıradan bir gidiş değildi bu benim için ve hiçbir zaman da sıradan olmayacak. O, giderken sekiz sene önce kaybettiğim ve üç yıl önce canlanan tüm duygularımı üç yıl sonra giderken yanına aldı. Benim kalbim ona ait, ondan başkasına hiçbir zaman ait olmayacak.. Ruhum ona ait, onun parçasını taşıyor. Hayatın iyi şeyler getireceğini umut etmiştim hep, her zaman bir umut vardır bir kapı vardır diye düşünmüştüm ama bu benim için geçerli olmadı. Ben sekiz sene önce ölmüştüm, sonra dirildim ve şimdi tekrar öldüm. Hissiz bir hayat bana kalan. 

Sekiz sene önce benim için anlamlı olan yani abimin anlamlı kıldığı ne varsa o öldüğünde hepsi solmuştu ama hayatıma dokunan, hediye gibi gelen o müziğin tınısı o Ezgi hayatımda sönen her şeyi tekrar canlandırdı. Mesela doğum günüm. Doğum günüm benim için hep önemliydi çünkü bunu önemli kılan abimdi ama gidince ben hiç doğum günü kutlamadım, sonra müziğin tınısı geldi, kahramanım geldi ve doğum günümü tekrar özel kıldı. İple çeker oldum o günü, çünkü biliyordum o gün beni çok mutlu edecekti tıpkı abim gibi… Tıpkı onun gibi özenerek hazırlayacaktı ve hep öyle hazırladı. Fakat şimdi yine doğum günüm geliyor ve sekiz sene önceki gibi anlamını yitirmiş bir şekilde geliyor. Yalnız ve karanlıkla… 

Kahramanım beni büyüttü her şeye karşı dayanıklı olmayı öğretti ama günün birinde gitmesine karşı nasıl dayanabileceğimi öğretmedi… 

Hayatımda ikinci kez kendimi enkazın altında kalmış gibi hissediyorum. Ve bu sefer kimsenin hayatıma dahil olup o enkazı temizleyip beni oradan çıkartmasını istemiyorum. Ben kaybettiğim tüm duygularımı tekrar kazanmıştım ve şimdi tekrar kaybettim fakat bu sefer farklı. İlk kaybetmemde kalbim bende duruyordu bu sefer ne kalbim benimle birlikte ne de ruhum, onlar şuan ait olduğu yerde… 

Öyle yada böyle masalım, masalımız son buldu. Ama sonu her ne kadar kötü bitmiş olsa da benim avucumda iyi ki’ler kaldı, yaşanmışlık ve güzel anılar kaldı… Ben onunla birlikte büyüdüm, aşkı öğrendim, tekrar yaşamanın tadına vardım, kötü hiçbir şey söylemiyorum o bunu yaptı ben bunu yaptım. Neye yarar? Masalının sonunu mu değiştirir, hayır. Sadece daha fazla acıtır, daha fazla kanatır. 

Ben çok güzel bir ilişki yaşadım ve bitti. O, giderken abim tekrar gitti… Birçok şey gitti… Şimdi kendi hayatının kahramanı olacak ve bunu çok güzel bir şekilde yapacak, biliyorum. Çünkü o en güçlümüz ve her zaman bir çözüm bulanımızdı… Bir de o sımsıcak gülümsemesi vardı… 

Ben o gülümsemeyi çok özleyeceğim… Beni güvende hissettiren o gülümsemeyi… 

İyi bakmaya çalışacağım kendime, bir gün bir yerde bana rastlarsa “kendine kötü bakmışsın” deyip üzülmesin diye. Yine onun için.. 

Veda etmiyorum, biliyorum hiçbir zaman vedalardan hoşlanmazsın sen. Sadece söylemek istediğim, iyi ki… İyi ki kahramanım olmuşsun. Belki o hep hayal ettiğim ve hep aşık olduğum kadından yani senden olmasını istediğim o minik kız çocuğuna sahip olamayacağım. Eli senin gibi olmayacak, baktığımda senin sıcak tebessümün olmayacak. Güven dolu gözleri olmayacak.. Ama isterdim, senin gibi kahraman bir annesi olmasını… Yine de iyi ki, iyi ki hayatımda olmuşsun. 

Beni buralara kadar getirdin, enkazlardan çıkardın. 
Avuçlarıma hep iyi kiler bıraktın. 
İyi ki hayatıma girdin. 
İyi ki aşık olduğum kadın sen oldun. 
Ve 
Keşke minik kız çocuğumuz olsaydı, sana anne deseydi… 

Kendine iyi bak kahramanım, 
Kendine iyi bak aşkım,
Kadınım… 
Kalbim… 
Abim… 
Ruhum… 
Ailem… 
Kendine iyi bak… 

Sen hep iyi ol.
Hep iyi ki ol…

kotpilot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder