29 Temmuz 2013 Pazartesi

Ben hayatın mağlubuyum...

Ne ara bu kadar biriktim ben? 
Ne ara bu kadar dolu dolu bakmaya başladım?
Ne ara bu kadar sinirli oldum? 
Ne ara bu kadar döktüm yapraklarımı?
Ne ara bu kadar kötü olup, önüme gelen herkese zarar verir oldum?
Neden sürekli bir şeyler açıklamak zorunda kalıyorum çevreme? 
Neden sürekli yanlış anlaşılmak zorunda kalıyorum?
Neden sürekli herkes bir şeylerin acısını benden çıkarmak zorunda?
Neden sürekli insanlar beni, sevdiğimi, ilişkimi yorumlamak zorunda?
Neden sürekli birileri sevdiğimle, kadınımla aramı bozmaya çalışmak zorunda? 

Çok bunaldım artık, her şeyden ve herkesten. Kaçmak, gitmek istiyorum doğanın içine. Sessizliği dinlemek istiyorum, yaşadığımı hissetmek istiyorum ve tüm bu can kırıklıklarımı orada bırakmak istiyorum... Artık öyle bir hale alıyorum ki kayadan daha sert ve kırılmaz... Duygusuz, bomboş yaşayan bir hayvana dönüşme yolunda ilerliyorum. Bu ben değilim, bu yüz bu yüzün arkasında olan kişi... 

Nefes alamıyorum artık... Yaz başladığından beri uğraşmadığım sorun kalmadı, nelerin üstesinden geldim ama artık fark ediyorum ki bunlarla uğraşırken çok fazla yorulup kırılmışım. Keşke bu kadar üst üste gelmeseydi her şey, herkes bir koldan saldırmasaydı, kanımı emmek için bu kadar aceleci olmasaydılar... 

Aile huzur demekti sanırım, o huzuru unutalı çok oldu. Ama ben güçlüyüm. Kimsenin beni anlamamasına alıştım, sorun bende. Sorun benim yaşadıklarımda, sorun benim sırtıma değen bir elin yokluğunda... Herkes kendi derdinin, herkes kendi kırgınlığının peşinde kimse yarattığı fırtınanın ardında bıraktığı kırık dalları görmüyor... Her şeye bir çare buldum, bir çözüm buldum hatta ve hatta ailemi, aile olarak kalmasını sağladım. Fakat bu süreçte ne kadar yıprandım ben bunu kimse görmedi, ne kadar yorulduğumu... 

Sürekli sorunlu çocuk portresi çizmekten bıktım. Yaşadığım onca şeyin içinde yaralansam da hala ayakta duruyorum. Geceleri uyuyamayacak kadar sorunların içinde buluyorum kendimi, her şeye bir çözüm üretmeye çalışırken, sevdiğim insanlara yardım etmeye çalışırken nasıl olur da kırmadan incitmeden, bir sefer de olsa elime yüzüme bulaştırmadan nasıl yardım ederim, onları bulundukları durumdan nasıl kurtarırım diye tabiri caizse kafa patlatmaktan uyuyamıyorum... Derler ya buz dağının göründüğü kısmı kadar da görünmeyen kısmı vardır diye, işte tam olarak öyle sanırım. Görünmeyen kısmı hiçbir zaman gün yüzüne çıkarmadığım için çevremdeki hiçbir kimse yaşanan fırtına sonucunda ne kadar dalımın kırıldığını, ne kadarımın eriyip suya karıştığını görmüyor. Kimseye kızmıyorum aslında, kendime kızıyorum çünkü hep kendimden daha çok önemsedim sevdiğim insanları, önce onlar dedim hep önce onlar iyi olsun, ardından muhakkak beni görürler zaten. Fakat böyle olmadı, hiçbir zaman hiçbiri beni görmedi. Ben herkese, istisnasız herkese koştum ama sonuç? Sonuç koskocaman bir HİÇ! Ben görülmedim hiç bir zaman, Oğuzhan bu o hep sorunlu zaten dendi arkamdan, her şeye kırılıp alınıyor dendi arkamdan, bunlara rağmen o insanların başı sıkıştığında sikimsonik bir durum olsa bile koştum ben. Sonuç? Siktir mi yemedim, yalnız mı kalmadım, kötü mü olmadım, zararım mı dokunmadı, hiçbir şey yapmamış mı olmadım, her şey oldum... 

 Hayatımda yaşadığım en önemli olayı bile esasen benim arkadaşım olmayan bir insanla paylaştım. Yirmi iki yıllık bir hayat sürdüm ben, hala daha sürüyorum fakat içinde dost diye tabir edebileceğim kimse yok. Sorun bende mi? Bu kadar mı kötüyüm ben insanlara? Bu kadar mı koşmuyorum hiçbir şeylerine? Bu kadar mı zararım dokunuyor herkese? Yoksa ben bunu hak ediyor muyum? Bilmiyorum ama bana sizler öğrettiniz bir şey olduğunda bir başıma olduğumu çevremdeki insanlar öğretti.Ve ben yine de koştum herkese durmadan usanmadan, en önemlisinden en önemsizine herkese ama herkese... 

Mutlu olsun çevremdeki herkes, gözüm yok hiçbir şeyde.

Ve şimdi koşacak gücüm kalmadı, şimdi gösteriyorum işte buz dağının görünmeyen yüzünden bir parça... 

Tüm kırılmışlıklarım, tüm yaşadıklarım vs her şey bir yana bana ne olduğunun görülüp görülmemesi de zerre umurumda değil, birinin sırtımda elinin olması da umurumda değil, dost sandıklarımın yaptığı şeyler de, babamın yaptığı şeylerde umurumda değil her şey bir yana, ben bir tek şey istiyorum: Hayatımda bir parça huzur...

Bir parça huzur... 

Huzur... 

kotpilot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder